Bizim Şeref'in çok ilginç kız tavlama teknikleri vardı. Zaten
bütün bir hayatını bu yolda teknik geliştirmeye vakfetmişti.
O kadar ki, hayatta ne görmüş ne öğrenmişse, “bunu kız tavlamada
acaba nasıl kullanabilirim” diye düşünmüştür.
Nasıl anlatsam…
Biz orta mektep sıralarında biyoloji dersinde, “terliksi
hayvanların sinir sistemini öğrenmek ilerde ne işimize yarayacak”
diye sorgularken, Şeref, “terliksi hayvanların sinir sisteminden
ilerde kız tavlama konusunda nasıl istifade edebilirim” diye
düşünmüştür.
Evet, o derece.
Kozmolojiye ilgisi de böyleydi. Fakir de bu sebepten ona “Kozmik
Zampara” lakabını taktım ya!
İyisi mi, vaktiyle ondan bahsettiğim yazımdan (17 Eylül 2008, Yeni
Şafak) şu kadarcığını hatırlatayım: “Kozmik Zampara Şeref uzayın
genişlediğinden dem vururken, düşünsene, derdi, ışık hızı saniyede
üç yüz bin kilometre olduğu halde hâlâ bize ışığı ulaşamayan
gezegenler var, ne kadar ilginç değil mi? Bu arada, bitse de gitsek
kıvamındaki kızın 'hı-hı'larını sinyal verdiğine yorardı… Işığı
bize gelmeyen herhangi bir gezegenden bakıldığında dünyanın henüz
yaratılmadığını söyledikten sonra birdenbire mevzunun sıcaklığına
alçak iniş yapar; 'Mesela, sen ve ben, yani ikimiz, o gezegenden
bakıldığında daha yaratılmamışız' derdi (…) 'İkimiz' hitabının
yadsınmasına da fırsat vermez; 'Biz dünyada, dünya Samanyolu'nda,
Samanyolu uzayda bir kum tanesi mesabesinde…' gibi lafazanlıklarla
kızcağızı uzayın derinliklerinde kum tanesi misali yapayalnız bir
şekilde koyuverdikten sonra kollarını açar beklerdi… Kadınların
sıklıkla başvurdukları 'Daha birbirimizi tanımıyoruz ama…'
cümlesini uzay-zamanın göreceliğinde yakar; 'Tipim değilsiniz…'
yollu çıkışları uzay geometrinin kıvrımlarında anlamsızlaştırır;
hulasa, 'ikimiz' deyimini kıvamına gelinceye kadar uzayın
derinliklerinde yoğurarak servise sokardı…”
Kozmik Zampara Şeref işte böyle bir adamdı.
Hayli zamandır uğramıyordu, geçen gün habersiz selamsız damladı.
Ben daha, neredesin oğlum kaç yıldır, demeye kalmadı, Almanya'da
yayımlanan Die Zeit adlı haftalık dergideki Fethullah Gülen'le
yapılan söyleşiyi göstererek, “Bu adam müthiş, benim bu adamdan
neden haberim yok?” dedi.
“Ne müthişi lan” dedim, “deccal gibi memlekete musallat oldu
imansız…”