“Sömürge aydını” olmanın da kendine göre bir raconu
vardı. Ne bileyim böyle şelek şebelek her mevzuya
atlamazlardı.
Artık bunlar öyle değil.
Türkiye üzerinde oynanan kirli oyunların, tuzakların
tasarımcılarına “üst akıl” falan deniyor, bunlar da (sanki
kendileri işaret edilmişçesine) koro halinde mezkur
kavramlaştırmayı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.
Son günlerde işi hepten aymazlığa vurdular.
O kadar ki, “dış güçlere” veya “üst akla” yapılan her
eleştiriyi direkt üzerine alınıp hiç sektirmeden karşılık vermeye
başladılar.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Almanya'nın “soykırım” kararı üzerine
yaptığı bir konuşmada, “Karşımıza Ermenileri, terör örgütlerini
sürmeyin, delikanlı olun…” diyor, bir bakıyorsunuz, Almanya'nın
yerine bunlar “cevap” yetiştirmeye koyulmuşlar.
Cevap dediğim de lafın gelişi; bildiğiniz hakaret, küstahlık,
terbiyesizlik.
Mesela, Hadi Özışık'ın bir internet sitesi sayesinde
varlığından haberdar olduğumuz “Rahatsız Hasan” adlı şahıs anında
cibilliyetinin gereğini ortaya koymuş: “Asıl sen delikanlı
ol…”
Erdoğan'ın, (Almanya'nın iki yüzlülüğüne tepki sadedinde) söz
konusu “delikanlı ol” çıkışı bu “elemanı” neden bu denli
geriyor?
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na “Asıl sen delikanlı ol...”
diyebilecek kadar neden edepsizleşiyor?
Diyeceksiniz ki, neden edepsizleşmesin; “Rahatsız Hasan” adı
üstünde, “rahatsız” değil mi?
Hadi öyle olsun.