Bir ara Lozan Antlaşması'nı tartışmayanı dövüyorlardı ama ben o dönemde tek kelime etmedim.
Tartışma ilgimi çekmemişti.
Fakat söz konusu antlaşmanın maddelerini tekrar okumaktan da kendimi alamamıştım.
Merhum Kadir Mısıroğlu'nun "Lozan zafer mi hezimet mi?" kitaplarını orta mektep yıllarında okumuştum.
Son dönemlerde gerek televizyonlarda gerek konferanslarında Lozan'ın "hezimet" olduğuna dair argümanlarını dermeyan etmişti.
Buna mukabil, "Lozan ne zafer ne hezimettir" diyen İlber Ortaylı, mezkur antlaşmayı dönemin koşullarına göre bir "uzlaşma" tesmiye etmişti.
Dedim ya işin bu yanı beni çekmedi.
Zafer veya hezimet, nihayetinde olan olmuştu. Fakiri ilgilendiren, elde kalan halihazırdaki vatanın bekasıydı.
Yani, benim için Lozan antlaşmasının süresiydi önemli olan.