Hocaefendi'sinin bir gülüşüne servetini feda edeceğini
söyleyenAkın İpek “çember daraldığında” kendini sağa sola
atmadı.
Mesela…
Fehmi Bey'in kankası Alaeddin Kaya gibi “Bunlara kazara
verdiğim selamı geri alıyorum” diyerek “The Cemaat”ten istifa
dilekçesini savcılığa sunmadı.
Diğer işadamları, girişimcileri, otelcileri vs. gibi de, “ben artık
çok değiştim, gözüm açıldı, artık o eski ben değilim” diyerek
kaldıkları yerden aynen devam etme kurnazlığını gösterenlerden
olmadı.
Bilemiyorum; belki zamanlama hatası yaptı, belki cibilliyeti
elvermedi, belki de Hocaefendi'sinin mülâanesinin tutacağını, AK
Parti'lilerin evlerine ateşler düşünce de haliyle kaldığı yerden
devam edeceğini hesapladı.
Öyle veya böyle sonuçta bedel ödedi. Hakkını teslim edelim.
Diğerleri hiçbir bedel ödemeden, “değiştim, cemaatten koptum”
diyerek, arazi koşullarına uyum sağlayıp işlerini gayet tıkırında
yürütüyorlar.
Hele bazı belediyelerde öyle üst düzey kripto yöneticileri var ki
aklınız şaşar.
Oldukça da kurnazlar.
Bir kurumda deşifre olan bir paralelcinin işine son verip yerine
daha fazla kripto paralelci alıyorlar.
Yargı dahil birçok alanda da faaliyetlerini sürdürüyorlar.
Kimse aldanmasın, “bozguncuların” yargı üzerinden yaygara
kopartmalarının esas nedeni, konumlarını muhafaza etme gayretinin
ifadesinden ibarettir.
Atatürkçülerin, Alevilerin, sosyal demokratların, ülkücülerin ve
bir grup muhafazakârın ittifakı olan Yargıda
Birlik'in HSYK seçimlerinde kıl payı kazanması sadedinde,
Atilla Yayla geçenlerde, “Böyle bir ittifaka rağmen neredeyse seçim
kazanacak kadar güçlü olan diğer blok neyin nesiydi? Şimdi nerede?
Ne yapıyor?..” diye sormuştu.
Ne yapacaklar, “buharlaşmadıklarına” göre aynen devam
ediyorlar.