Kimileri vatan derdiyle "ölümüne" mücadele verirken, kimileri de
ambulansın peşine takılan "uyanıklar" gibi
"yolunu" bulurlar.
Her dönemde bu böyledir; "Koyun can derdinde, kasap et
derdindedir."
Bir yanda vatan uğruna kelle koltukta "vuruşanlar", bir yanda bu
ortamı fırsat bilerek vurgun yapanlar veya vurgun peşinde koşanlar
vardır.
Hep böyledir...
Mücadeleden geriye koskoca bir hayal kırıklığı kalır. Tıpkı,
Tarık Buğra'nın "Küçük
Ağa"sındaki (Milli Mücadele'de kolunu kaybeden)
Çolak Salih'in kasabasına döndüğünde yaşadığı
hayal kırıklığı gibi.
Bu sefer böyle olmaması için fırsatçıları / çürükleri ayıklamak
şarttır. Yoksa çürüme kaçınılmaz!
Şuncağızı unutmayalım: "Beka mücadelesinin"...