Aydın Doğan'ın adamları 1 Kasım seçimleri öncesi o kadar tozutmuşlardı ki, Erdoğan ve AK Parti'ye düşmanlık uğruna gündüz gözüyle DAİŞ veya İŞİD'ci bile olurlardı.
Neyse ki konjonktür bir başka terör örgütünün muhibbi olmalarını gerektiriyordu.
Yani, az çok PKK'lı, biraz DHKP-C'li ve gırtlaklarına kadar da “paralel örgüt”çü oluverdiler.
Malumunuz, seçimde boylarının ölçüsünü aldılar ve hiç gecikmeden “fabrika ayarlarına dönmekten” dem vurdular.
Ne ki, “kış kışlığını puşt puştluğunu yapacak” misali, alttan alta çalışmaktan hiç vazgeçmediler.
*
Bildiğiniz üzre, Aydın Doğan'ın yayın organları, 1 Kasım öncesi adeta “cephe savaşı” vermişti.
Bu halleri de, 28 Şubat dönemindeki fonksiyonlarını övünerek anlatan Aydın Doğan'ın şu veciz ifadesini hatırlatmıştı: “Benim medya organlarım İslamcı koalisyon hükümetine karşı savaş verdi ...”
Uzun lafın kısası, medya üzerinden müthiş bir kapışma cereyan ediyordu.