Haftalar geçti hâlâ tık yok.
Halbuki çok basit bir soruydu.
Hatta soru bile değildi...
MİT TIR'ları kumpasında olay yerinde bulunan FETÖ imamlarının, ABD
Büyükelçiliği'nden hangi görevliyle ne görüştüğüne dair bilgi talep
ediliyordu.
Zira...
FETÖ imamlarından firari Bayram Andaç'ın 20, 24 Ocak ve 21 Şubat
2014 arasında 5 kez, Muharrem Gözüküçük'ün de 6 Mart 2014'te 2 kez
ABD Büyükelçiliği'ni aradığı (kaç dakika kaç saniye görüşüldüğüne
kadar) tespit edilmişti.
ABD Büyükelçiliği söz konusu talebi elbette yerine
getirmedi.
Getirmeyecek...
"Bizi suçüstü yakaladınız, buyurun bunlar da kanıtları" diyecek
değillerdi ya.
FETÖ tarzı bir yalana başvurup, yazılı bilgi talebinin kendilerine
ulaşmadığını iddia etmekle yetindiler.
Bunun üzerine...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sayın İrfan Fidan gönderdiği bilgi
talebi yazısının Büyükelçilik tarafından teslim alındığını saatine
kadar belgeledi.
Sonuç mu?
ABD Büyükelçiliği'nin, "Türk yetkililerle temas halindeyiz"
şeklindeki açıklamasından öte hiçbir şey yok.
Gelgelelim...
"Temas" başka yerle kurulmuş olacak ki Star gazetesinden Ardan
Zentürk'ün ifade ettiği üzre, "Trump, ABD Büyükelçisi John Bass'ı
apar topar Kabil'e tayin ediyor." Anlaşılan...
Bass, cevap yerine tayinini beklemiş!
Peki...
Kılıçdaroğlu neyi bekliyor?
Malumunuz, Fetullah G. geçenlerde "15 Temmuz'u laik - ulusalcı
bir kesim yapmış olabilir" demişti.
Normalde tüm "ulusalcı - laik kesimin" matine-suare kıyameti
kopartması gerekirdi.
Tıss yok!..
Bilmiyorum nedendir? Nâzım Hikmet'in dediği gibi "yüreklerinin
kulakları sağır" mıdır, nedir?
Hele Kılıçdaroğlu öyle bir kulağının üzerine yattı ki olursa o
kadar olur.
Bizim Ahmet Kekeç'in ifadesiyle, "Darbenin ulusalcı laik kesim
tarafından yapılmış olabileceğine ilişkin kanıtınız nedir?" bile
diyemedi.