Sayın Erdoğan'ı destekleyen medyayı tek sesli
olmakla suçluyorlardı, Halk TV'den Tele
1'e kadar tüm kanallarında kendileri çalıp kendileri
oynuyorlar.
Sadra şifa tek bir analizleri de yok; varsa yoksa felaket
tellallığı.
Düşünce özgürlükleri de "Erdoğan düşmanlığıyla"
sınırlı.
O kadar ki, iktidarın herhangi bir icraatını takdir eden bir
"sanatçı" sabah akşam "muhalif" olduğunu söylese de boykottan,
linçten, hatta "hain" ilan edilmekten
kurtulamıyor.
Eskisi gibi "manipülasyon pornosu" yapmakla da uğraşmayıp direkt
yalan söylüyorlar.
Film setindeki kurusıkı silahların fotoğrafları üzerinden "silahlanıyorlar" algısı oluşturmaktan, Kılıçdaroğlu ve hık deyicisi Faik Öztrak'ın "Katar yalanına" kadar artık sınır tanımıyorlar.
Elbette böylesi bir ortamda hakikat aranamaz... Hakikat,
düşüncelerin çatışmasından doğar. Gel gör ki ortada düşünce hak
getire ama yalan gırla gidiyor...
***
"Küresel dünya sistemi yandaşı
figüran muhaliflerin" bunca yalandan maksatları,
hedefe ulaşmak. Hedefleri de ABD Başkanı
Biden'ın 2019'da dile getirdiğiyle aynı:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı indirmek!..