Tezgâhı iyi
kurmuştunuz. IŞİD veya DEAŞ'ın kan
donduran vahşeti üzerinden tam gaz yol alıyordunuz.
Taşeron örgüt (IŞİD) korkunç katliamlarıyla adeta mıntıka temizliği
yapıyor siz de bu mıntıkalara bi güzel
yerleşiyordunuz.
Hülasa, mezkur örgütün bombaları yolunuzu açıyordu.
Nasıl ki bu yoldan yürüyen PKK, dış dünyada, “cici çocuklar”
oluvermişti, sizler de (bu “cici örgüte” sırtını yaslayan) cici,
özgürlükçü ve hümanist siyasetçiler oluyordunuz.
“Paralel
yapıyla” eşgüdümlü, Türkiye'yi
IŞİD destekçisi ülkeolarak
göstermek için her yola başvuruyordunuz.
Propaganda mekanizmanız mükemmel işliyordu. Çamurda ağnanırken bile
bembeyaz olduğunuza kitleleri inandırıyordunuz.
Yine de, yalan söylemek konusunda,
“Paralelcilerle” boy ölçüşmeniz kabil değildi.
Baksanıza, PKK'nın bile aklına gelmeyen akıllarına geldi;
“Kandil'de siviller vuruldu” tezvirini dolaşıma
soktular.
Her şey uluslararası toplumda “Terörist Türkiye”
algısının yerleşmesine yönelikti.
Zaten bunun için MİT Tırlarına o ihanet operasyonunu yaptılar ve
zaten bunun için Can Dündar üzerinden
“paralelleştirdikleri”
Cumhuriyet'te, MİT Tırları üzerinden
Türkiye'yi terörü destekleyen ülkeymiş gibi göstermeye
çalıştılar.