En "gevşek" halka olarak gördükleri
"sanatçılardan" başlayarak herkese mahalle baskısı
uyguladılar.
Bundan da istedikleri randımanı tastamam aldılar.
İktidardan kendileri kadar nefret etmeyen herkesi
itibarsızlaştırmak için her yolu mübah gördüler.
AK Parti ve Erdoğan'dan en az
kendileri kadar nefret etmekle birlikte, yeri geldiğinde muhalefeti
de eleştirenleri dışladılar.
Kendileri gibi düşünmeyenlere mavi gökyüzünü dar etmek için "yaşam
tarzı" gibi hassasiyetleri araçsallaştırdılar.
Mesela, "kadın haklarını" araçsallaştırarak Tamer
Karadağlı'yı az pislik yapmadılar.
Oysa asıl dertleri Karadağlı'nın milliyetçi olması, PKK'ya karşı
tavrını yüksek sesle ortaya koyması ve kendileri gibi AK Parti ve
Erdoğan'a karşı laga luga etmemesiydi.
Kıraç'ı da sırf merhum Oktay
Sinanoğlu gibi Türkçe duyarlığını dile getirdiği için linç
etmişlerdi.
Demem o ki akıl almaz bir yobazlıkla malul hale geldiler.
Mehmet Ali Çelebi'den Metin
Fevzioğlu'na kadar...