Büyüklerimizden "Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin" sözünü
ilk gençlik yıllarımızda sıklıkla duyardık.
Genellikle muhacirlik dönemi anılarının ardından terennüm
ederlerdi.
Elbette suhuletle dinler, etkilenirdik; lakin künhüne
varamazdık.
Zira dinlemek kifayet etmezdi. Nasıl ki mükellef sofra dinlemekle
açlığınızı gideremezseniz aynen öyle.
Okumak veya izlemekle de olmaz. Mesela, Knut
Hamsun'un "Açlık" romanı veya Barry
Collins'in "Yargı" oyunu müthiştir. Her iki eser de insanı
sarsar ama açlığın künhüne vardırmaya yetmez.
Yaşamak lazım.
Belki de onun için "Tok açın halinden anlamaz" denmiştir.
*** Üniversiteye henüz başladığım yıllardı. Parasız kalmıştım. Kimseden borç istemeyi de kendime yediremiyordum. Ne ki, açlık da...