Daha açık konuşalım, kitabın ortasından:
Bölge ülkeleri Kürtlere ne diyor, ne vaat ediyor?
Başka bir ifadeyle...
İranlılar, Araplar ve Türkler sonuç itibariyle, "biz devlet
kurabiliriz ama siz kuramazsınız" mı demeye getiriyor?
Veya...
"Tapulu malımızda gecekondu kurdurtmayız" yollu tavırla Kürtleri
"maraba" mesabesinde mi görüyorlar?
Şayet böyle değilse...
Kürtleri en az kendileri kadar bu toprakların sahipleri biliyor ve
kendileri gibi birinci sınıf vatandaş telakki ediyorlarsa...
Sadece ve sadece müstekbirlerin tezgâhlarına karşı çıkmak
maksadıyla malum referanduma karşı çıkıyorlarsa...
Her şeyden evvel, bölücülüğün "ideolojisi" kavmiyetçilikten ışık
hızıyla uzaklaşmaları gerekir.
Unutulmasın ki, İslam topraklarını parçalamak ve her parçasını
birbirine düşman haline getirmek isteyen müstekbirler sosyolojiyi
"çözmek" için her daim "milliyetçi asabiyeti" devreye
sokmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan bunun için "her türlü milliyetçilik
ayağımın altındadır" demişti.
Malum referanduma da "fitne kuyusu" olmaktan öteye geçemeyeceği
düşüncesiyle karşı çıkmakla kalmadı; "Kuzey Irak Yönetimi, yaptığı
yanlıştan dönme erdemini gösterdiğinde, Türkiye, devleti ve
milletiyle bu kardeşlerimizin yanında olmaya devam edecektir..."
dedi.
Kuşatıcı, "inşa edici aklın" gereği budur.
Milliyetçi taassup sahipleri ise doğası gereği dışlayıcıdırlar.
Kürtlere söyleyebilecek sadra şifa sözleri de yoktur.