Referandum sonucunda “evet” çıkmazsa Türkiye'nin içine düşeceği
“felaketler” bir bir dile getiriliyor ya…
Madem öyle niye referandum yapılıyor, demeye başladılar.
Bu fıkra tadında cevapları galiba son numaraları!
Malumunuz, daha evvel dolaşıma soktukları, “yeni sistemle tek adam
olacak” numaraları çalışmadı.
Daha doğrusu, oradan randıman alamadılar.
Zira, (bizzat kendilerinin 2007'de ürettikleri 367 garabetiyle
müsebbibi oldukları) seçilmiş cumhurbaşkanı ile seçilmiş başbakan
halinin “çift başlılıktan” başka bir şey olmadığını ve “kriz”
üreteceğinin herkes farkında. (Kaldı ki, sistem değişirse “tek adam
olacak” diyenler 2011'den beri “diktatör” demiyorlar mıydı? Bir de
şu var: Hitler ve Mussolini parlamenter rejimden üremedi mi?)
Bu “hayırcı” güruhun içinde bence en sevimlileri; hem “tek adam”
endişesini dile getirip hem de “Erdoğan iyi de sonrası ne olacak”
diyenler. İki endişenin birbirini iptal ettiğinin bile farkında
olamayacak kadar sempatikler.
Neyse biz dönelim yine “sinsilerin” de katkısıyla ürettikleri son
numaralarına…
Dedikleri mufassal şundan ibaret: Şayet “hayır” çıkması çok kötü
sonuçlar doğuracaksa, yani, Türkiye'nin bekası söz konusuysa neden
risk alıyorsunuz, yapmayıverin referandumu olsun bitsin!
Ya hu…
Referandumun yapılmaması demek, defakto olarak “hayır” sonucuna
razı olmak demek.
Şuncacık şeyi nasıl görmezler!
Akıllarını yele mi verdiler yoksa hırs ve hasetten gözlerine perde
mi indi, anlamadım gitti.
Sevabıma tekrar edeyim: Referandum olmasın demek, halihazırdaki
(cari) sistem sürgit devam etsin demektir.
Bugün Erdoğan gibi bir Cumhurbaşkanı ve aynı partiden Binali
Yıldırım gibi uyumlu bir Başbakan var da “sistem” yürüyor.
Peki ya yarın?
Yarın demekle, bilinmez bir geleceği değil, ilk genel seçimleri
kastediyorum.
Nasıl bir tehlikenin bizi beklediğini fehmetmek için müneccim
olmaya hiç gerek yok; 7 Haziran seçimlerinin ardından yaşananları
hatırlamak kâfi.