Seçim boyunca en az bir milletvekili adayı kadar arazide
dolaştım. Özellikle de her "sınıftan" her yaştan AK Partili
seçmenler arasında.
Özeleştiri (çokluk da nefs muhasebesi) yapmayana
rastlamadım.
Hem de... Muhalif takımının AK Parti'ye yönelttiği eleştirilerin
hülasasından daha şümullü.
Lakin Erdoğan'a muhabbetleri, güvenleri tastamam.
Zaten bu muhabbet sayesinde yerden yere vurdukları "metal yorgunu"
AK Partililere tahammül ediyorlar.
Totolojik bir evrene kendi kendilerini hapsetmişler.
Hiç sorgulamıyorlar!
Seküler biat içindeler sanki. "Biz nerde hata yapıyoruz" diye bir kez olsun sormuyorlar.
Yaklaşık 1 ay evvel bu köşecikte yazmıştım: Onca seçim zaferi kazanan, "güç zehirlenmesiyle" itham edilen Erdoğan yeri geldi FETÖ konusunda kandırıldık diyerek özür diledi, yeri geldi betonlaşmayla İstanbul'un siluetinin bozulduğunu söyledi.
Bu seçimin ardından yaptığı balkon konuşmasında da seçmenin mesajını aldık dedi.
Gelgelelim, onca yenilgiye rağmen muhalif takımı sadra şifa tek özeleştiri cümlesi kurmadı.
Seçimden evvel "AKP'liler uçucu mühür yapmışlar, İnce'ye mührü basıyorsun bir iki dakika sonra uçuyor" dediler. (Güya entelektüel Kadri Gürsel'leri bile buna inandı.)
Seçimden sonra da (İnce seçim gecesi ortalıkta görünmeyince) "AKP'lilerden sandıkları koruduk çalamadılar ama İnce'yi çaldılar" dediler.
Daha evvel "kültleştiler" demiştim.
Gündüz gözüyle seküler "menkıbeler" uydurup, huşu içinde inanmaya başladılar. *** Dünyanın hiçbir yerinde patates sağanın 1 liradan 5-6 liraya çıktığı, doların zirve yaptığı, son birkaç yılda 4-5 milyon göçmenin sığındığı 16 yıl kesintisiz iktidarda olan bir parti seçim kazanamaz.
Dünyanın hiçbir yerinde harici ve dahili onca saldırıya, onca tezvirata ve onca ihanete rağmen bir iktidar ayakta duramaz.
Nasıl oldu bu?
Cemil Meriç'in "Bu Ülke"sinden başlayarak okuyun. Bu ülkenin türedi bir ülke olmadığını, bir tarihinin olduğunu adamakıllı fehmedin.
İstiklal Marşı Şairi'ni yeniden okuyun. Kafası kesilse de zillet çekmeye razı olmayan bu ülke insanını tanıyın.
Bozguncuların yalanlarına kanmayın.
Dip dalgası zilleti alkışlayanların değil boyun eğmeyenlerin harcıdır. 15 Temmuz'da tankları çıplak ellerle durduran işte bu dip dalgasıydı.
Erdoğan gökten zembille inmedi.
Erdoğan sevgisi de durduk yere oluşmadı.
Tee 94'lerden itibaren herkes yatağında mışıl mışıl uyurken gece yarıları şantiyeleri teftiş ederek, muhtıralardan, kahpe saldırılardan geçerek, çok uluslu ebucehillere boyun eğmeyerek, hainlerin inlerini darmaduman ederek, 15 Temmuz'da "ölümüne" direnerek oluştu.
Seçim sonuçları belli olduğunda bir aile büyüğümüze "Tayyip kazandı" denilince şu cevabı verdi: "Tayyip kazanmadı, biz kazandık; Tayyip bir candır, biz milyon canız. Milyon canımızla Erdoğan'ız..."
Dostumuzu da düşmanımızı da unutmayız.
AKP'li fırıldaklar da şunu bilsin; evet, "kırgınlıkları unutacağız" ama ihaneti asla!
Seni de ciğerime yazdım sayın köstebek, istediğin kadar trollerini sür piyasaya, zamanı geldiğinde deşifre olacaksın, Allah büyük.