Rüyanızda göremeyeceğiniz makamlara, mevkilere geldiniz.
Birçoğunuza da Allah, “yürü ya kulum” dedi; siz de maşallah,
dörtnala koştunuz.
Öyle hızlı koştunuz ki, ayaklarınız altında kalan, hatta
çiğnediğiniz mustazafların farkına bile varamadınız.
Durduramıyorduk; mütemadiyen koşuyordunuz.
Koştukça da değişiyordunuz. Değiştikçe de çiğnemeyeceğiniz hiçbir
değer kalmıyordu.
Her gün inen ayet mesabesindeki ölümden de ibret almıyordunuz.
Dahası, cenazelerde bile “piyasa” yapmaya başlamıştınız.
O kadar ki, “bunlar bu hızla giderlerse, mevtayı musalla taşında
unuturlar” diye korkmuştum.
Milovan Djilas'ın kavramlaştırdığı “Yeni Sınıf”ın yeni
dallamalarından biri bir gün bana, “Sen de hiç deşmemişsin yav!..”
demişti; ben de, “Ne kadar değiştiğinizi anlayabilmeniz için bizim
gibi 'değişmezlere' de ihtiyaç var…” karşılığını vermiştim.
Umre'de iş bağlamaya kalkışacak kadar tozutmuştunuz. Bu
hallerinizi, 2008'de bu köşecikte dercetmiştim. (29 Ağustos 2008,
Yeni Şafak)
Gitgide daha kötüye gittiniz.
Kazandıklarınızın muhafızlığını yapmak “muhafazakarlığınızın”
hülasası olmuştu.
Bu gidişle an gelecek, “davanızı” da liderinizi de satacak kadar
kendinizden geçecektiniz.