Taraftarlık, doğası itibarıyla "tarafız" olmayı kaldırmaz. Taraftarlar arasında da nifak veya ikilik olmaz.
Tamam, kimi maçlarda taraftarların bir kısmının "yuh" çektiği futbolcuyu, bir kısmı alkışlar, fakat bu kategorik değildir.
Gelgelelim, işin içine siyaset girdi mi her şey değişir! Futbol her şeyden evvel hayatın gailesinden kaçıp sığındığımız liman olmaktan çıkar.
Oysa taraftarlık ideolojiye, partizanlığa, etnisiteye, mezhebe, dine, dile, sosyal sınıfa, mahalleye bakmaksızın forma aşkı motivasyonuyla gol yiyince hep birlikte üzülmek, gol atınca da havalara uçmaktır.
O kadar ki...
Mesela, "AK Parti bütün oyları alsa da yüzde 90 alsa da, 2023'te onu ordan indireceğiz; iç savaş olacak gerekirse, ama yapacağız!.." diyen sosyal medyadaki o genç çeri ile "Erdoğan'a canım feda!" diyen bir genç birbirlerinin siyasi görüşünden habersiz şekilde renklerine âşık oldukları takımın attığı golün ardından sevinç içinde sarmaş dolaş olurlar.
Taraftarlık böyle bir şeydir.
Peki, araya siyaset girince nasıl olacak bu iş?
Gazetemizin başyazarı Mehmet Barlas'ın ifadesiyle, "deprem yağmacılarından...