İster Immanuel Kant'ın "ödev ahlakını"
benimseyin, ister John Stuart Mill gibi "faydacı"
olun; yani ahlak kriteriniz ne olursa olsun, bir eylemin ahlaki
olup olmadığını tespit edebilmek için söz konusu eylemin doğasını
ve o eylemi çevreleyen koşulları net bir şekilde algılayabilmeniz
gerekir.
Dolayısıyla algıları kısıtlı kimseler, ahlaklı olabilmek yolunda
büyük bir dezavantaja sahiptir demektir.
Ne ki bizde "ahlaklı olmaktan" ziyade, "algıda kısıtlılık" yani
lafın düzünü edecek olursak, "aptallık" konuşulmuştur.
Hâliyle, "aptalların oranı" hakkında bilgimiz var ama
"ahlaksızların oranı" hakkında yok.
"Bilgimiz var" dediğim, Aziz Nesin'in bilimsel
veriymiş gibi yıllar yılı terennüm edilen "Türk milletinin yüzde
60'ı aptaldır..." sözünden ibaret.
İlk milli lolitamız...