Programın sonuna denk geldim, başından itibaren izlemiş olsaydım
belki ben de ağlardım.
Yine de duayen gazeteci Uğur Dündar'ı gözleri yaşlı görünce bir
tuhaf oldum.
Nasıl desem, “Star gazetesinden AKP'li bir yazarın” ifadesiyle,
“burukluk” yaşadım; adeta duygularım “biçildi.”
Uğur Bey ve arkadaşları niye ağlıyor demeye kalmadı, CHP
kanalındaki söz konusu program, İzmir Marşı'yla nihayete erdi.
Ne oldu diye sorunca, İzmir'in kurtuluşunu anlattılar, dedi küçük
oğlum.
İyi güzel de, onca yıl aradan sonra bu duygu seli için ekstra bir
neden olmalı değil mi?
Yoksa?
Müdür densizlik edip, “İzmir'in işgali kontrollü bir işgaldir” mi
dedi?
Şayet öyleyse, ulan aferin, ulan helal olsun, ve hatta, sizin
gözyaşlarınıza kurban, dedim.
Bu heyecanla mezkur programı internetten bulup ilgili kısmı
izledim.
FETÖ evlerinde yetişen patronun sahibi olduğu Sözcü gazetesinin
yazarlarından Yılmaz Özdil, İzmir'in kahraman kadınlarından Gazi
Paşa Hazretlerine kadar İzmir'in kurtuluşuna dair “anekdotlar”
anlatırken Uğur Dündar ve Müjdat Gezen'in gözleri yaşardı.
Haliyle benim de boğazım düğümlendi.
Lakin, programı kapatırken hüngür hüngür ağlamamak için kendini
zorlayan Uğur Dündar'ın, “İşte bu kahramanların kurduğu Cumhuriyeti
oyluyorlar…” lafını işitince şaştım kaldım!
Hey kurban olduğum Allah, Cumhuriyetimizi kim oyluyor, nerde
oyluyor, ne zaman oyluyor?
Referandumun kastedildiği besbelli, de, 18 maddelik anayasa
değişikliği içinde Cumhuriyetle uzaktan yakından alakalı tek bir
madde var mı?
Yok!..
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sayın Başbakan Yıldırım da kaç kez
dile getirdiler; “Kemal Bey” dediler, “Türkiye'nin rejimi belli;
Cumhuriyet. Bedel ödedik; İstiklal Harbi'ni kazandık ve rejimi
değiştirip adını Cumhuriyet koyduk. Yani, o mesele 1923'te
bitti…”
Hadi Müdür anlamadı.
Zaten anlamak gibi bir meselesi de yok. Hiç olsaydı, “lokantaları
kapatacaklar” şeklinde ipe sapa gelmez yalanlar söyler miydi?
Tek derdi var; kilitlendiği hedefe ulaşmak. Bu uğurda her şeyi
mubah gördüğü de yalanlarından belli.