Böylesi netameli dönemlerde suya sabuna dokunmamak en kolayı.
"Ne ABD ne Rusya ne de Çin, yaşasın tam bağımsız Türkiye!" dersiniz
olur biter.
Kimsecikler de sizi eyyamcılıkla itham etmez.
Dahası, tribünlerden alkış da alırsınız.
Haliyle, paşa gönlünüze göre kaptırıp gider, "Kahrolsun ABD ve
Rusya ve Çin" diye bağırıp çağırabilirsiniz.
Nasılsa dilin kemiği yok, hazır "kahrolsun" demişken, isterseniz
Mançurya'yı da işin içine katabilirsiniz.
Bizim Hüseyin Atlansoy'un "İyi Günler İlerde Anneanne" şiirinde
dediği gibi, "...kahrolur biz böyle deyince / devr-i daim düzeniyle
dönen dünya / mançurya da kahrolur / niye kahrolacaksa..."
Gelgelelim...
"Yaşasın tam bağımsız Türkiye" sloganında samimiyseniz, "tehdit
değerlendirmesi" yapmak zorundasınız.
E tabii "sinsi" yahut "ahmak" değilseniz.
12 Eylül'den 15 Temmuz'a kadar bütün "darbelerin" arkasında olan,
Türk siyasetini vesayet altında tutmak için her yola başvuran, en
son olarak da Biden marifetiyle muhalefeti dizayn eden, patronu
olduğu NATO'nun bir tatbikatında Atatürk ve Erdoğan'ı hedefine
koyan, Yunanistan'ı silah deposu haline getiren, terör örgütüne
binlerce TIR silah yardımı yapan hangi devletti?
Rusya mı, ABD mi?
O halde gargara yapmanın âlemi var mı?
Hayır yani, istediği ülkeyi cezalandırma hakkını elinde
bulundurduğuna inanacak kadar büyüklük taslayan Batı'nın, Rusya'ya
diz çöktürmekle yetineceğini mi sanıyorsunuz?