İkindinin son demleriydi, yani, henüz akşam olmamıştı. Rahmetli
Akif Emre telefonla evi aramış, beni sormuştu.
Çok yorgundum, biraz dinleneyim düşüncesiyle başımı yastığa koyar
koymaz sızmıştım.
Büyük oğlum "Babam uyuyor!.." cevabını verince, Akif abim, "Köprüde
bir hareketlilik var, babanı uyandır..." demişti.
Oğlum "Köprüde hareketlilik..." ifadesine hiçbir
anlam yüklemediği için kendisine söyleneni gayet sakin bir şekilde
aktarmıştı.
Yatağımdan şöyle bir doğrulmuş ve "Fetullahçılar galiba darbe
yapıyor..." demiştim.
Oğlum büyüyen gözlerle bakakalmıştı... Hiçbir şeye bakmadan, hiç
kimseye sormadan, dahası uykudan uyanır uyanmaz (sanki rüyada
görmüşçesine) şappadak böylesi bir tahminde bulunmama
şaşırmıştı.
Ki, verdiği haber sadece "Köprüde bir hareketlilik var" demekten
ibaretti.
Hangi köprü olduğu bile belirtilmiş değildi.
Ne ki köprüyü tahmin etmek güç değildi. Akif abimin çalıştığı
işyeri o zamanki adıyla Boğaziçi Köprüsü'ne göz
mesafesindeydi. Demek gördüğünü söylüyordu.
Peki "hareketlilik" dediği ne menem bir şeydi?
Onu da tahmin etmek zor değildi. Her şeyden evvel...