Gaf yapmak gayet insani bir durumdur. Yorgun argın, uykusuz
olabilirsiniz veya boşta bulunabilirsiniz.
Müdür gibi…
Şaşırabilir, “Biz Sayın Başbakan gibi söz verip arkasında duran
biri değiliz…” diyebilirsiniz.
Diliniz sürçebilir, “Allah'tan korkarız, kuldan utanmasak da!”
şeklinde kendi kendinizi rezil edebilirsiniz.
Nihayetinde rezil olmak da insani bir haldir.
Siz bir bardağın rezil olduğunu işittiniz mi hiç? En fazla düşer
kırılır ama kırıldığını bile bilmez. Yürüyen merdiven de öyledir;
“dan” diye durdu diye hiçbir merdiven rezil olmaz. Fakat siz
yürüyen merdivene ters binerseniz durum biraz değişir. Neyse.
Yine, müdür gibi kafanız karışabilir, “Mersin, Güneydoğu'nun incisi
haline geldi…” diyebilirsiniz.
Gülmeyin.
Cehalet o kadar da kötü bir şey değildir. Kimi zaman öyle faydaları
vardır ki paha biçilmez. Mesela, cehalet sayesinde her şeyi
bildiğinizi sanır, hatta şov bile yapabilirsiniz.
Tıpkı müdür gibi…
Miting esnasında ezan okunuyor diye konuşmanıza ara verir, “ezan
değil, sela veriliyor” uyarısıyla da konuşmanıza devam
edebilirsiniz.
Fakire soracak olursanız, müdürün, pot kırması veya çam devirmesi
vaka-i adiyedir; haber değeri yoktur.
Gelgelelim…
Müdür geçen gün bir radyoda referandum hakkında öyle bir konuştu ki
16 Nisan'a kadar her gün üzerinde dursak azdır.
Dediği şu: “Düşünün, yeni modeli kurduk; halk seçti
cumhurbaşkanını, başbakan da başkası oldu. Cumhurbaşkanı başka bir
partinin genel başkanı, başbakan da başka bir partinin genel
başkanı. Asıl kavga o zaman çıkacak (…) Niye bunu söylemiyorlar
millete? Neden bu anlatılmıyor millete?..” (Not: Bu konuşmayı
müdürün kendi sesinden dinlemek daha lezzetli, benden
söylemesi.)
Malumunuz medya bu konuşmayı “büyük gaf”/ “inanılmaz gaf” şeklinde
gördü.