Parçalanmış Türkiye haritalarından hareketle, müstevlilerin amaçlarının değişmediğine dair üç beş kelam etseniz...
Mesela, Sevr Antlaşması'ndan bahsetseniz, şappadak "paranoya" olmakla itham edilirdiniz.
Sanki bu millet İstiklal Savaşı vermemiş, sanki bu vatan hiç işgal edilmemiş gibi beka kaygısı, "Sevr paranoyası" addediliyordu.
Sömürge aydınlarının hilafına her düşüncenin topyekûn aşağılandığı, Gladyo'nun Türkiye'nin kılcal damarlarına kadar yerleştiği dönemdi.
Ne deseniz topyekûn aşağılanmaya maruz kalırdınız.
Bir defasında, "Paranoya olmam, takip edilmediğim anlamına gelmez" demiş, ardından da sormuştum:
"Urfa neden Şanlı, Maraş neden Kahraman, Antep neden...