Son zamanlarda ne okusam, kimi dinlesem “Resmin bütününü görmek lazım!” cümlesiyle karşılaşıyorum. Çünkü gerçekten de öyle bir dağıldık ki bakış açımıza birkaç piksel anca sığıyor. 24 saatlik zaman dilimini pastırma gibi dilimledik ve ciddi bir odaklanma problemi yaşıyoruz. Biraz geriye doğru çekilip baksak görüntü netleşecek ama beceremiyoruz.
Eskiden evlerde tek bir hayat yaşanırdı. Şimdi evde kaç insan varsa, o kadar hayat yaşanıyor. Paramparça olmuş hayatımızda günden güne bölünerek azalıyoruz.
Karakter sınırı olan pencerelerde etrafa saçılan bilgi kırıntılarıyla besleniyoruz. Gıdayı da bilgiyi de işlenmiş olarak, ayaküstü tüketmeyi tercih ediyoruz. Farklı alanlarda, farklı duygulara hitap eden yüzlerce paylaşım arasında yıldırım hızıyla geziyor, hiçbir bilgiyi taşıyamıyor, hiçbir duygunun hakkını veremiyoruz.
Duygusal reflekslerimiz zayıfladı, algımız köreldi. Fazla bilgiye maruz kaldığımız için tüm değerleri değersizleştirmeye başladık. Başkalarına hesap kesmekten kendi muhasebemizi yapamıyoruz. Bu da bizi...