Aynı dili konuştuğumuz insanlarla bazen yabancı dil mesafesinde olabiliyoruz. Yani iletişim dilinin aynı olması, anlaşmak için yeterli değil. Anlaşabilmek için önce hâlden anlamak gerekir. Bunun için de insanları yargılamadan önce hikâyelerini dinlememiz ve söylenenleri, yaşananlar ışığında değerlendirmemiz lazım.
Çünkü kelimelerin de sözlük dışında bir hayatları var.
Mesela elli yaşındaki bir kişinin kurduğu cümle de elli yaşındadır. Cümleye yeni doğmuş bebek muamelesi yaparsanız, mana eksik kalır. Bir romanın son cümlesini okuyup yorum yapmak ne kadar sağlıklıysa, iyi tanımadığımız bir insanın söylediği sözlere bakıp, o kişiyi yargılamak da o kadar sağlıklı olur.
Nezaket kuralları da her zaman kalıplara sığmaz. Bazen nezaketten kırılan bir cümle, insanı derinden yaralayabilir. Bazen de gelişigüzel kurulmuş ve kaba gibi gözüken bir cümle, insanın gönlünü fetheder. Yani konuşmaya değer katan şey kullanılan kelimeler veya üsluptan çok, samimiyettir.
Karşılıklı konuşan iki kişi...