Bir arkadaşım 9 ve 13 yaşlarında
olan iki çocuğunu sinemaya götürmek istemiş. Afişlerin önünde biraz
oyalandıktan sonra, çocuklar eğlenceli ve komik gözüken bir filmi
seçmişler. Arkadaş da bir sürprizle karşılaşmamak için internetten
filmin hangi yaşa uygun olduğuna bakmış.
Kültür ve Turizm Bakanlığı
Sinema Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan filmle ilgili
değerlendirme ve sınıflandırma işaretleri aşağıdaki gibiymiş;
7+: 7 yaş ve üzeri izleyici kitlesi
içindir.
13A: 13 yaş altı izleyici
kitlesi aile eşliğinde izleyebilir.
Bu iki kriteri görünce hemen
bilet alıp salona girmişler. Ama daha ilk sahneden itibaren
sinkaflı küfürler gırla gitmiş. Espriler de bir türlü belin üzerine
çıkmayınca, on dakika sonra apar topar filmden çıkmak zorunda
kalmışlar. İşin kötü yanı salonu dolduran seyircilerin yarısı
çocuk, diğer yarısı da çocukların aileleriymiş.
Filmden çıkınca arkadaş “Acaba
yanlış mı gördüm?” diye tekrar internete bakmış. Yaşla ilgili
gördükleri doğruymuş. Ama altta iki uyarı daha varmış.
- Cinsellik unsurları
içerir
- Olumsuz örnek
oluşturabilecek davranışlar içerir
Biz bu dört uyarının aynı film
için nasıl bir araya geldiğini anlayamadık doğrusu.
Veya şöyle söyleyelim…
Bu ne perhiz, bu ne lahana
turşusu?
Haftalardır patlamış mısır
kriziyle uğraşan Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinden, bu
konu da patlamadan aşağıdaki sorulara cevap bekliyoruz. Çünkü biz
cevapları bulamadık.
1- Film cinsellik unsurları
içeriyor ve olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlarla doluysa,
nasıl oluyor da 7 yaş ve üzerine uygundur kararı veriliyor?
2- Sürekli küfredilen ve
müstehcen sahnelerle dolu bir film için, “13 yaş altı
izleyici kitlesi aile eşliğinde izleyebilir” uyarısı ne
alaka? Yani uygun olmayan bir sahne çıktığında anne çocuğun gözünü,
baba da kulağını mı kapatacak?
3- Bu filmin başrolünde bir
Youtube fenomeni var. Youtube fenomenlerini seyreden kitlenin yaş
ortalaması da genelde 10-16 arası. Yani bu film 15 yaş ve üstü için
uygun denseydi, seyircisiz kalabilirdi. Bu durumda başrolünde
Youtuber olan filmlere farklı bir tarife uygulanıyor olabilir
mi?
Araç-amaç olayı
Günümüzde başarı ve mutluluk
arayışları amaçlar değil araçlar üzerinden ilerliyor. Hâlbuki
mutluluk veya başarı kullandığımız araçla değil, amaç ve eylemle
ilgilidir.
Mesela otomobil kişiyi bir
yerden başka bir yere götürmek için tasarlanmış bir araçtır. Ama
burada iyi anlaşılması gereken bir şey var; insanı mutlu eden veya
hedefine ulaştıran araba değil, gitmektir.
Okullarda akıllı tahtaların
çoğalması, tablet uygulamalarının gelişmesi de benzer şekilde
doğrudan eğitim kalitesine etki etmez. Eğitim kalitesini belirleyen
şey amaç, yöntem ve ruhtur.
Picasso’nun başarısı tuval ve
boyadan, Dostoyevski’nin başarısı da kalem ve kâğıttan bağımsızdır.
Hayal gücü gelişmemiş bir insan, en gelişmiş araç ve materyalleri
bile kullansa ortaya koyduğu ürünün kalitesini artıramaz.
Hayalleri ve ideali olan
öğretmen bir kara tahta, birkaç parça tebeşirle çocukların
dünyasında devrim yapar. Ama en gelişmiş teknolojileri ve araçları
da kullansa, ruhu ölmüş bir öğretmen sadece mesai yapar.
2023 eğitim vizyon belgesinde bu
konuyla ilgili çok güçlü bir cümle var;
“İnsanı araçlarda zengin,
amaçlarda yoksul kılan bir bakış açısına söyleyecek sözümüz ve
verecek daha derin cevaplarımız olmalıdır.”
Bu bakış açısına en derin cevap
900 sene önce İmamı Gazali hazretleri tarafından zaten
verilmiş;
“Ey insan! Senin
benliğinin hakikati, nasıl bu beden olur? Düşünürsen bilirsin ki,
bugünkü vücudunun hücreleri, çocukluk zamanındaki hücreler
değildir. Onların hepsi zamanla ortadan kalkmış, alınan gıdalardan
yerlerine yenileri gelmiştir. O hâlde beden aynı durumda kalmıyor,
hâlbuki sen hep aynısın. Bu sebepten senin benliğin bedeninle
değildir. Beden yok olursa olsun, sen her zamanki gibi zâtınla
yaşarsın.”
Bence yazıyı bitirelim!