Yıllar önce Güney Kore’ye
gitmiştik. Seul şehrinin en meşhur caddesinde yürürken bir Maraş
dondurmacısı gördüm. Fesli bir adam demir çubuğun ucuna
yapıştırdığı dondurmayla çekik gözlüleri eğlendiriyordu. Yanaştım
ve gülümseyerek, “Kolay gelsin” dedim. Beklentim
adamın “Aaa, Türk müsünüz?” diye şaşırıp, bir
gurbetçi hüznüyle bana sarılmasıydı. Ama adam hızlı bir bakış
fırlatıp “Birader, sıraya gir!” dedi.
Yaşadığım o an, küreselleşmenin
en net fotoğrafı olarak zihnime kazındı.