Paris Olimpiyatlarının açılışı tüm ahlaki ve dinî değerlere başkaldırının bir lansmanı gibiydi. Gelecek nesillerle ilgili kurdukları hayalin provasını yaptılar resmen. Fransız aydınlanması, eş cinsel pornografiden ilham alan bir koreografiyle kırk mumluk ampule döndü. Hristiyan dünyasının kutsal değerleri vıcık vıcık bir özgürlük temasıyla çamura bulandı.
Türkiye’deki bazı kişiler de bu rezaleti Fransız sanatı ve estetiğinin eşsiz bir ürünü olarak görmeyi tercih ettiler. Asıl moralimi bozan da Jön Türklerin bile kemiklerini sızlatacak bu duruş bozukluğu oldu.
İki erkek, bir kadın birbirine sarılıp üçlü bir aşkın tasvirini yapacak. Bu sahne Paris 2024’ün resmî X hesabında, Victor Hugo’dan “Sevme özgürlüğü, düşünme özgürlüğünden daha az kutsal değildir” alıntısıyla birlikte paylaşılacak. Sen de “Ne var bunda canım! Bu kadar tutucu olmayın” diye atıp tutacaksın.
Pes yani! Yozlaşmanın da bir adabı olur ama!
***
Marjinal olan her şeyi kucaklama eğilimi aslında büyük bir kompleksin sonucudur. Kendi kültürünü ve tarihini kucaklayamadığı için...