Klimayla ilgili bir yazı yazacağım hayatta aklıma gelmezdi. Ama aklıma gelmeyen başıma gelince, oturdum yazdım.
Birazdan okuyacağınız hikâye, belimi biraz doğrultup klima almaya karar verdiğimde çok mutlu bir şekilde başladı. “Cihazı evin neresine takalım?” sorusuyla hafif telaşlı ama yine neşeli bir şekilde devam etti. Ancak pratik zekâmla analitik düşünme gücümü birleştirip koridora karar verdiğimde, hikâyenin türü tamamen değişti.
Klimayı takmaya gelen adamlar koridorun çok doğru bir tercih olmadığını anlatmaya çalıştılar. Ama yemedim. “Tabii tabii, salona takalım da sonra oturma odası için bir tane daha alalım, değil mi?” iç sesiyle birlikte kararımın net olduğunu bildirdim.
Klima koridora takıldı. Artık sıcak yaz akşamlarında, cihaz merkezî bir konumdan üfleyecek, evin her yeri serinleyecekti. Tere, bunalmaya ve evin içinde bayrak gibi dalgalanan perdelere veda edecektik. Ama olmadı. Mütevazı ve mutedil bir karaktere sahip olan vantilatörden sonra, klimanın tepeden bakan ve merkeziyetçi bir zihniyetle...