Jules Payot’un “İrade Terbiyesi” kitabını okurken şöyle bir cümle gördüm;
“Bir fikrin veya duygunun aklımıza girip bizimle kalması için uyruğumuza geçmesi, oturma izni alması, dostluklar ve samimi ilişkiler kurma hakkı kazanması önemlidir. Bir fikir kafamızdan öylesine geçip gidiyorsa değersizdir ve hiç var olmamış demektir.”
Bunu okuyunca aklıma başka bir şey daha geldi. Bir arkadaşım verdiği eğitim seminerinde, “Akla son anda gelen fikirlerden korkmak lazım” demişti.
Gerçekten de öyle. Çünkü “akşam pazarı fikirler” şu anda başarı hikâyelerini süslüyor. Özellikle gençler arasında başarıyı anlık performanslara bağlayan garip bir anlayış hâkim. Ülkenin proje çöplüğüne dönmesinin en önemli sebebi de bu herhâlde.
Outliers kitabının yazarı Malcolm Gladwell, herhangi bir konuda uzmanlaşmak için gereken sürenin 10.000 saat olduğunu söylüyor. Yani bir konuda uzmanım diyebilmeniz için günde altı saat çalışarak beş yıl geçirmeniz lazım.
Bu süre...