Fark ettiniz mi bilmiyorum ama hayatımızda Türk dizileri hariç her şey kısalıyor. Uzun süren hiçbir şeye tahammülümüz kalmadı. Sıkılıp bunalma süremiz artık saniyelerle ölçülüyor.
Bazen arabayla giderken navigasyon “Yeni bir rota bulundu. 7 dakika kazanmak ister misin?” diye soruyor. “İsterim tabii” diyorum ve hemen yolu değiştiriyorum.
Gençler de aynı durumda… Hedeflerine daha kısa yoldan varmak için sürekli rota değiştiriyorlar. Hâlbuki başarının kısa yolu yok! Cepte para, kariyerde basamak birikmesi için önce alında ter birikmesi gerekiyor.
Ortalığa saçılan başarı hikâyeleri de tembelliğin en güzel mazereti oluyor hepimiz için. Süper bir fikir bulup zengin olan, ofiste salıncakta sallanan, havuzda neşeyle toplantı yapan tiplerin bulunduğu hikâyeler… Ama nedense bu başarı hikâyelerinin son satırları sunuluyor hep. İlk sayfalardaki tere bulanmış cümleler es geçiliyor.
Dizilerdeki iş adamları zaten ayrı bir âlem. Ne iş yaptığı asla belli olmayan kişiler, göz alıcı...