Gençler çok maymun iştahlı. Hiç istikrarlı değiller. Sebat etmekte zorlanıyorlar. Bir işi bitirmeden öbürüne başlıyorlar. Her şeyleri yarım yamalak. Falan filan…
Bu cümleleri çok sık duyuyoruz. Şu kuşak böyle, şu kuşak şöyle diye herkesi etiketliyoruz. Üstüne bir de şaşırıyoruz.
Aslında ortada hiç şaşılacak bir şey yok. Bu iklimde asıl herhangi bir konuda sebat edebilene şaşırmak lazım. Çünkü memlekette değişmeyeni dövüyorlar.
***
İlk olarak 1980’li yıllarda neoliberal politikaların ülkeye sızmasıyla kapıldık bu değişim rüzgârına. “Değişmezsen yok olursun!” tehditleriyle insanlara korku aşılandı. Birbiri ardına düzenlenen eğitimler ve sertifika programları, son nefesini vermekte olan çalışan kesime suni teneffüs gibi sunuldu. Ortalık birden girişimci, kişisel gelişimci ve liderlerle doldu. Ve bunların hepsi koro hâlinde aynı şeyi haykırdılar;
Aman durma! Sen durduğun anda arkadan koşanlar seni...