İşten çıkıp navigasyonu açıyorum.
Eve varışım 1 saat 23 dakika gözüküyor. Canım sıkılıyor ama yapacak
bir şey yok. Yola koyuluyorum. 12. dakikada navigasyon ekranında
bir mesaj beliriyor. “Yeni bir rota var. 5 dakika
kazanabilirsiniz.” Hemen kabul et butonuna basıyorum ve
kazandığım dakikaların sevinciyle yola devam ediyorum.
Bir takım elbise alıyorum.
Kasiyer kullandığım kredi kartına taksit yapamayacağını söylüyor.
Canım sıkılıyor ama yapacak bir şey yok. Kartı uzatıyorum. Şifreyi
girince telefonuma bir mesaj düşüyor. “Ödemenizi 5 taksite
bölmek için bilmem ne yazıp bilmem nereye
gönderin.” Hemen mesajı gönderiyorum ve geçim sıkıntısını
vadelendirmiş olmanın rahatlığıyla alışverişe devam
ediyorum.
İnternetten kitap alıyorum.
Ödemeyi tamamlayınca, ekranda “Tebrikler, bir sonraki
alışverişiniz için 5 TL hediye çeki kazandınız” yazısı
çıkıyor. Ama 5 TL’yi kullanabilmek için en az 100 TL’lik alışveriş
daha yapmam gerektiği için sanal raflarda gezmeye devam
ediyorum.
Yaz tatili için erken rezervasyon
fırsatlarını kaçırmayayım diye tatil sitelerinde dolaşıyorum.
Antalya’da bir otel, “5 gün sizden, 5 gün
bizden” diye bir kampanya başlatmış. Hoşuma gidiyor. Beş
günlük parayı yatırıyorum, beş gün bedavaya geliyor. Daha yaz
gelmeden tatil işini ucuza halletmiş olmanın gururuyla çalışmaya
devam ediyorum.
İnternette gezinirken borsa
sayfasını açıyorum. Geçen ay aldığım hisse %5 artmış. Kaç lira
kazandığımı hesaplayıp sevinçle sörfe devam ediyorum.
Hayatım, sevinçlerim,
üzüntülerim… Hepsi rakamlara bağlanmış. Çevremdeki insanlara
bakıyorum. Onlar da üç aşağı beş yukarı benzer hayatlar
yaşıyorlar.