Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki günkü “Ey Amerika” diye başlayan ve ABD’nin PYD/YPG ile ilgili duruşunu yeren sözleri her zamankinden daha sertti.
Washington’u Türkiye’nin hassasiyetini anlamamakla suçlayan
Erdoğan bu konuşmasıyla ABD yönetimini “Ya biz, ya da onlar”
anlamında, tercihini açıklamaya zorlamak istedi. Yani Amerika, eski
yakın müttefiki Türkiye ile Suriye’deki yeni ortağı PYD/YPG
arasında artık seçimini net olarak yapmalıydı...
Washington’dan gelen resmi tepkiler, Amerikalıların böyle bir
tercih yapmak istemediklerini ortaya koydu. ABD Dışişleri Bakanlığı
sözcüleri, Türkiye’ye bir müttefik olarak verilen önemi belirterek
PKK’nın bir terörist örgüt sayıldığını hatırlatmakla yetiniyorlar,
buna karşılık PYD/YPG’ye PKK’dan farklı bakıldığını (yani terörist
olarak kabul edilmediğini) öne sürüyorlar.
Bu açıklamalar ABD’nin PYD/YPG politikasının eskisi gibi devam
etmekte olduğunu gösteriyor ve Ankara’dan yükselen seslere rağmen
değişmeyeceği kanaatini güçlendiriyor.
İki tarafı idare
Aslında PYD/YPG konusunda Ankara ile Washington arasında bir
süredir devam eden uyuşmazlığın “Ya biz, ya onlar” gibi bir
uyarıyla son bulabileceğini beklemek (eğer gerçekten böyle bir
beklenti söz konusu idiyse) hataydı. Amerikan yetkililerin böyle
bir tercihi alenen açıklamaktan kaçınmalarına şaşmamalı.
Açıkçası, ABD bulunduğu noktada hem Türkiye hem de PYD/YPG ile
“durumu idare etmek” istiyor. Çünkü Washington Suriye’de iki tarafa
da ihtiyacı olduğu görüşünde...
ABD’nin PYD/YPG’yi bu kadar önemsemesinin nedeni açık: Obama
yönetiminin Suriye stratejisinin kilit noktası ve önceliği IŞİD ile
mücadeledir. Bu mücadelede etkin bir kara gücüne ihtiyaç var. PYD
de bunu sağladığı için Washington’un gözünde büyük değer
taşıyor.