Kuzey Irak’taki bağımsızlık referandumunun hemen ertesi günü,
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin ve Irak merkezi hükümetinin ne
yapacağı belli oldu: Barzani yönetimi gerçekleştirdiği halk
oylamasında ezici bir çoğunluk (yüzde 92) sağlayarak iddiasını
kanıtlamakla yetindi ve bu aşamada bağımsızlık ilan etmek gibi bir
niyetinin olmadığını, merkezi hükümetle bölgenin geleceğine ilişkin
müzakereler için masaya oturmak istediğini açıkladı. Bağdat ise
Kuzey bölgesini tamamen kendi kontrolü altına almak ve Barzani
yönetimini saf dışı etmek için siyasi, ekonomik ve askeri birtakım
tedbirleri hemen hayata geçirmeye başladı.
Bağdat’ın stratejik amacı, ekonomik abluka ve askeri baskıyla
(hatta güç kullanarak) Kuzey Irak’ta hâkimiyetini pekiştirmek,
bölgenin Irak’tan kopmasını önlemektir.
Bu strateji kuşkusuz Irak’la Kürtler arasında bir savaş durumu
yaratmak tehlikesini yaratıyor. Bunun sorunu çözüp çözmeyeceği ve
bölgede kalıcı barış ve istikrar sağlayıp sağlamayacağı sorulmaya
değer...
Çatışma
tehlikesi
Ankara bilinen endişeleri dolayısıyla daha işin başında bu meselede
saf değiştirerek, birkaç ay öncesine kadar düşman saydığı İbadi
Hükümeti’nden yana bir tavır almış, yakın işbirliği halinde
bulunduğu Barzani yönetimini karşısına almıştır.
Türk Hükümeti’nin seçtiği yol, kendisini İbadi Hükümeti’nin
stratejisine angaje etmektedir. Nitekim Türkiye şimdiden Bağdat’ın
istekleri doğrultusunda birtakım ekonomik yaptırımlar uygulamaya
başladı. Ankara bu yönde daha başka adımlar atılacağı, örneğin
petrol vanasının kapatılabileceği, yiyecek boykotuyla bölge
Kürtlerinin aç bırakılabileceği uyarısında bulundu...
Bu arada Türk yetkililer askeri opsiyonun da masada olduğunu
belirtmeyi ihmal etmiyorlar. Sınır bölgesinde Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin yaptığı tatbikat ve buna ilk kez Iraklı subayların
da katılması, Ankara’nın bu konudaki kararlılığını
gösteriyor...