Son zamanlarda Türkiye’nin sınırdaş ülkelerle ilişkileri peş
peşe bozuldu, gerildi...
Halk dilinde “komşu” diye anılan Bulgaristan bir istisna
oluşturuyordu. Şimdi onunla da işlerin iyi gitmediğine dair
işaretler var.
Bulgar hükümeti son olarak Türkiye’yi kendi iç siyasetine müdahale
etmekle suçladı, Ankara’daki büyükelçisini “istişareler” için
Sofya”ya geri çağırdı... Bulgar milliyetçileri Türkiye’ye karşı
protesto gösterileri yaptı, Türk-Bulgar
sınır kapılarını bloke etti, geçişleri engellemeye çalıştı...
Durup dururken çıkan bu krizi tetikleyen olay, Bulgaristan’da
önümüzdeki pazar günü yapılacak erken parlamento seçimleriyle
ilgili...
Türk faktörü
Bu seçimlerde bir “Türk faktörü” söz konusu.
Yani Türk kökenli seçmenlerin
(hem Bulgaristan’dakilerin, hem de Türkiye’deki çift pasaport
taşıyanların)
bu seçimlerdeki rolü ve etkisi belirleyici bir önem taşıyor.
Bulgaristan’ın 7.3 milyon nüfusunun yüzde 9.4’ü -resmi rakamlara
göre- Türk kökenli. Bulgaristan’daki 6 milyona yakın seçmenin 400
binini Türkler oluşturuyor. Türkiye’dekilerle bu sayıyı 800 binin
üstünde sayanlar var...
Konunun önemi, sadece bu rakamlardan değil, Bulgar Türklerinin
ülkenin siyasetindeki etkin rolünden kaynaklanıyor.
Bulgaristan’ın üçüncü büyük partisi Hak ve Özgürlükler Hareketi,
HÖH’tür. 2014 seçimlerinde HÖH, parlamentonun 140 sandalyesinden
38’ini kazanmayı başarmıştı.
Bulgaristan’ın tanınmış siyasetçisi Ahmet Doğan’ın önderliğinde
1990’da
bu isim altında faaliyete geçen HÖH yıllar boyunca sadece Türklerin
değil, diğer Bulgar vatandaşlarının desteğine sahip olmuştur.
Ancak kendisini ağırlıklı olarak milli Bulgar kimliğiyle gösteren
HÖH’ten iki yıl önce kopan bir grup, daha çok Türk kimliğine dayalı
DOST adlı rakip bir parti kurdu.