Türkiye ile ABD arasında IŞİD’e karşı ortak mücadeleye ilişkin
varılan mutabakatta bazı boşlukların veya muğlak hususların
bulunduğu anlaşılıyor.
Bunlardan biri, Suriye’nin kuzeyinde bir “güvenli bölge”nin
kurulmasıyla ilgili.
Bu konuda Ankara’da ve Washington’da son günlerde yapılan
açıklamalar, görüş ayrılıklarının sürdüğünü gösteriyor.
Ankara’nın öteden beri Türk sınırı yakınında bir güvenli bölgenin
oluşturulmasını istediği ve özellikle ABD’yi bu yönde ikna etmeye
çalıştığı malum.
Hükümetin bu konudaki ısrarının çeşitli nedenleri var: Son
zamanlarda sıkça dile getirilen sebep “göçmen akını” ile ilgili.
Böyle bir bölge oluşturulursa, Türkiye’ye sığınmak isteyen Suriyeli
mülteciler, kuzeydeki kendi topraklarında geçici olarak yerleşecek,
Türkiye’nin karşılaştığı bu ağır sorun da hafiflemiş olacak.
Diğer bir neden de Türkiye’nin sınır boyunca, IŞİD ve diğer terör
gruplarını görmek istememesidir. Bu aynı zamanda Ankara’nın
arzulamadığı “oldubitti”lerin de önünü kesecektir.
Neden karşı çıkılıyor?
Genelde güvenli bölgelerin kurulması, tek yanlı bir kararla hayata
geçirilemiyor. Bunun uluslararası onaydan askeri düzenlemelere
kadar birtakım zorunluklar vardır. Şimdiye kadar ABD bu zorlukları
öne sürerek, bu güvenli bölge fikrine soğuk bakmıştır.
Hükümet IŞİD’e karşı savaşa aktif olarak katılma kararından sonra,
ABD ile giriştiği müzakerede bu konuyu yeni çerçevesi içinde
gündeme getirdi. Türk yetkililerine göre, IŞİD’in, planlandığı gibi
Kuzey Suriye’den “arındırılması”ndan sonra Suriyeli “muhalif
güçler”in katkısıyla güvenli bölgenin artık kurulması mümkün.
Evet, müzakerelerde IŞİD’in bölgeden uzaklaştırılması, yerel
güçlere yeni sorumluluklar verilmesi gibi konularda ortak bir
anlayış sağlandı ama iş güvenli bölgenin kurulmasına gelince, açık
ve net bir mutabakat ortaya çıkmadı.