Şakası bile utanç verici ve düşündürücü...
ABD’nin başkanlık seçimlerine Özgürlükçü Parti adına aday olarak
giren eski New Mexico eyaleti valisi Garry Johnson’a, NBC
televizyonundaki bir söyleşide soruyorlar: “Seçilirseniz Halep için
ne yapacaksınız?”. Johnson şaşkın: “Halep nedir?” (What is Aleppo)
diye soruyor. Sunucu “Şaka mı ediyorsunuz?” diyor ve Halep’in
Suriye’de bombalar altında yıkılmakta olan önemli bir kent olduğunu
anlatıyor. Johnson bu kez “Ha şu mesele, anladım” diye
kıvırıyor!..
Dünyanın bir numaralı süper devletinin başına geçmek iddiasında
bulunan bir politikacının bu cehaleti, Suriye’deki insanlık dramı
karşısında uluslararası camianın ilgisizliği ve hareketsizliğinin
nedenini anlatmaya yetiyor.
Halkın çilesi
Tarihi Halep kenti, Suriye’de beş yıldır devam eden iç savaşta en
çok zarar gören ve 2 milyon nüfusunun en çok acı çektiği yerlerin
başında geliyor. Kent ikiye bölünmüş durumda: Batısı Esad’ın
ordusunun, doğusu ise muhalif El Fetih savaşçılarının kuşatması
altında. Kentin bazı noktaları devamlı el değiştiriyor. Son
zamanlarda Esad’ın güçleri güney kesiminde bazı kazanımlar elde
etti. Bunu yaparken hava bombardımanıyla birçok binayı yerle bir
etti ve daha da kötüsü, sivil halka karşı klorin gazı
kullandı...
Aç, susuz, ilaçsız, elektriksiz kalan halkın zaruri ihtiyaçlarının
teminine yönelik ateşkesin ilanı için harcanan çabalar çoğu zaman
sonuçsuz kalmıştır. Şimdi Kurban Bayramı vesilesiyle Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın da önayak olduğu inisiyatifler yeni bir umut yaratıyor.
Cenevre’de dün başlayan Kerry-Lavrov görüşmelerinden beklenen de
bayramda silahların susması ve insani yardım sevkiyatının hızla
gerçekleşmesidir.