ABD başkan adayı Hillary Clinton’un iktidara geldiği takdirde Suriye’deki Kürt güçlerini silahlandıracağını belirten ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sert tepkisine yol açan beyanı ne anlama geliyor? Demokrat Parti adayı ve eski Dışişleri Bakanı, böyle bir vaatte bulunmak ihtiyacını neden duydu?
İlk bakışta bu sözler Cumhuriyetçi aday Donald Trump ile son yüz
yüze TV tartışması sırasında, daha çok “iç tüketim”e yönelik
söylenmiş gibi görünebilir.
Aynı şekilde, bu beyanın aslında yeni bir şey getirmediğini, Obama
yönetiminin bir süreden beri zaten PYD/YPG’ye IŞİD’e karşı savaşta
kullanması için silah yardımında bulunduğu söylenebilir.
Ancak mesele o kadar basit değil. Hillary’nin sözleri, Suriye
stratejisinde “Kürt unsuru”na, yani fiiliyatta PYD/YPG’ye
güvendiğini ve bu konuda Türkiye’nin gösterdiği hassasiyeti kale
almadığını gösteriyor.
Açıkçası, bu beyanı Dışişleri Bakanlığı yapmış, bölgeyi ve
Türkiye’yi de tanıyan deneyimli bir politikadan gelmiş olması
şaşırtıcı ve aynı zamanda kaygı verici...
Farkında değil mi?
PYD/YPG meselesi, son zamanlarda Türkiye ile ABD arasında ciddi bir
sürtüşme konusu olmuştur. Ankara’nın hassasiyeti, Suriye’deki bu
unsuru PKK’nın bir uzantısı olarak görmesinden kaynaklanıyor.
Hükümet defalarca YPG’ye ABD tarafından verilen silahların PKK’nın
eline geçtiğini açıklamıştır. Yani Türkiye’nin nazarında
Suriye’deki Kürt güçlerine destek, PKK terörüne katkı, yani
düşmanca bir davranış anlamına gelir.