Önceki gece Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile siyasi rakibi Geert Wilders’i karşı karşıya getiren TV programı, Türkiye-Hollanda krizinin bu seçimlerde ne kadar hâkim bir rol oynadığını gözlerin önüne serdi.
Tartışmaların önemli bir kısmında, bu krizin ışığı altında
Türkiye ve İslam’la ilgili görüşler ve argümanlar yer aldı. Canlı
yayının yapıldığı geniş salonu dolduranların alkışları da daha çok
bu konular üzerinde yankılandı.
Son zamanlarda yabancı ve İslam karşıtı beyanlarıyla yıldızı
parlayan Özgürlük Partisi (PVV) lideri Wilders, bir yandan aşırı
milliyetçi tutumunu savunurken, diğer yandan Başbakan Rutte’nin
Türkiye’ye karşı son “ziyaret krizini”nde izlediği “korkak”
politikayı yerden yere vurdu.
Liberal Parti (VDD) lideri Rutte ise Hollanda’da yaşayan Türkler
dahil, yabancıların entegrasyonu tezini savundu ve Wilders’in
göçmenleri geri göndermeden camileri kapatmaya kadar varan ırkçı
düşüncelerini çürütmeye çalıştı.
Tartışmadan sonra yapılan anketler, iki rakip politikacının hâlâ
kıl payıyla başa baş gittiğini gösteriyor. Bir Hollandalı analistin
deyimiyle, “Hollanda halkı hiç bu kadar kutuplaşmamıştı”...
Wilders kazanırsa...
Aslında Hollanda halkı bugün sandık başına giderken, sadece kendi
ülkesi için değil, bütün Avrupa için de önemli bir testten
geçiyor.