K KTC’de Cumhurbaşkanı seçiminde Mustafa Akıncı’nın kazandığı
zafer, adanın geleceği için yeni bir dönem başlatıyor.
Sol eğilimli, kırk yıllık politikacının güçlü rakibi Cumhurbaşkanı
Derviş Eroğlu’nu ikinci turda hatırı sayılır bir farkla yenmesi,
önemli bir başarı. Bunda seçim kampanyasında sık sık kullandığı
“değişim” ve “çözüm” sloganlarının etkisi olduğu muhakkak.
Bu sonuç, halkın geniş bir kesiminin eskisinden farklı, yeni bir
vizyon ve hamleye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Akıncı ta
1970’lerde Lefkoşa’nın genç Belediye Başkanı olduğu günden
itibaren, siyasi yaşamı boyunca, hep yenilikçi olmakla, değişim
yönünde cesur adımlar atmakla tanınmıştır. Bu kez de
Cumhurbaşkanlığı yarışına, yeni fikirler getirmek vaadiyle
girmiştir. Nitekim zaferini ilan ettiği konuşmasında da artık
Kıbrıs’ta “yeni bir milat, yeni bir dönem” başlamakta olduğunu
belirtmiştir.
Bu kez fark ne?
Akıncı’nın Cumhurbaşkanı koltuğuna oturması, Kıbrıs sorununda bir
hareketlenme belirtilerinin görüldüğü bir zamana rastlıyor. Bir
süredir kesik olan müzakere sürecinin, BM’nin girişimleriyle, mayıs
ayı içinde başlaması söz konusu.
Kıbrıs’ta yıllardır iki taraf arasında müzakereler bir başlar, bir
kesilir. Her yeni sürecin başında da “ihtiyatlı iyimserlik” dile
getirilir. Ama çok geçmeden umutlar gene buharlaşır...
Bu kez farklı olabilir mi acaba? Bu yönde iyimserliği artıran
başlıca faktör Akıncı’nın yeni Cumhurbaşkanı olarak aynı zamanda
yeni başmüzakereci olmasıdır.
Akıncı’nın muhatabı Anastasiadis ile masaya oturduğunda yeni
öneriler ortaya koyması ve farklı bir yaklaşım sergilemesi
bekleniyor.
Kendisiyle telefonla yaptığımız görüşmeden edindiğimiz izlenim,
temelde çözümü siyasi eşitliğe dayalı bir federal sistemde görmekle
beraber, daha esnek ve uzlaşıcı davranmak gerektiğine inandığıdır.
Bu bağlamda güven artırıcı bazı adımların atılmasından da yanadır.
Örneğin yıllardır kapalı olan Maraş ile birlikte, Magosa limanının
ve Ercan Havaalanı’nın da açılması, çözüm yolunu açacaktır.