Türkiye’de siyaset bugünden itibaren “sıcak bir yaz”a giriyor.
7 Haziran seçiminde dört partiden seçilen 550 milletvekilinin bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde törenle yemin etmesinden sonra, Meclis Başkanlığı için turlar başlayacak. Adaylar arasındaki bu 5 günlük yarışın ardından Cumhurbaşkanı yeni başbakan adayını yeni hükümeti kurmakla görevlendirecek. Bunun gerçekleşmesi için öngörülen 45 günlük sürede, yeni yönetim için çeşitli ortaklık seçenekleri üzerinde yoğun pazarlıklar cereyan edecek...
Son genel seçimler Türk siyasetine “koalisyon gerçeği”ni getirmiş bulunuyor. Aslında Türkiye demokrasilerde sıkça görülen koalisyonlara pek yabancı değildir. Ne var ki geçmiş yıllarda bu alanda yaşanan deneyimler çoğu zaman sıkıntılı olmuştur.
Ancak bir genelleme yaparak koalisyonlara hep olumsuz bakmak ve bu tür ortaklıklarla ülkenin yönetilemeyeceğini sanmak da yanlıştır. Pek çok demokratik ülkenin bu konudaki tecrübesi de bunu doğruluyor.
Fırsat da olabilir...
Türk siyasetinin son seçimlerden sonra geldiği nokta, koalisyonu zorunlu hale getirdi. Bundan korkmamak lazım. Aksine, bu sistemi başarılı kılmak ve demokratik olgunluğu sağlamak için, bir “koalisyon kültürü” geliştirmek gerek.
Bu “kültür” her şeyden önce, siyasi liderlerin uzlaşıcı davranmalarını, ortak bir çizgide buluşmak için büyük çaba göstermelerini ve hele kavgacı bir üsluptan uzak durmalarını zaruri kılıyor. Bu bakımdan siyasi liderlerin birbirlerine karşı söylemlerinde ve davranışlarında her zaman çok dikkatli olmaları büyük önem taşıyor...