Kuzey Irak’ta ve İspanya’nın Katalonya bölgesinde 5 gün arayla düzenlenen bağımsızlık referandumlarından şimdiye kadar ortaya çıkan sonuç, şartlar elvermediği takdirde, bu tür halk oylamalarının amaçladığı bağımsızlığa götürmediği, aksine, mevcut statüyü ve istikrarı bozduğudur.
Birbirinden binlerce kilometre uzaklıktaki bu iki ülkede referandumdan sonra olup bitenler arasındaki benzerlikler ilk bakışta şaşırtıcı görünse de bir rastlantı değil.
Bu iki referandum yapılmadan önce yazdığımız “Bağımsızlığın iki temel şartı” başlıklı yazımızda belirttiğimiz gibi, merkezi hükümetle bir anlaşma ve uluslararası destek olmadıkça, tek taraflı bağımsızlık ilanı (referandumdan “evet” çıksa dahi) amacına ulaşamaz.
Nitekim her iki olayda, bu iki temel şart yerine getirilmediği için, Irak’ta Barzani, İspanya’da da Katalan yönetiminin tek yanlı bağımsızlık kararları hayata geçirilemedi...
Benzer sonuçlar
Her iki ülkede olup bitenlerde başka benzerlikler de var.
1- İki olayda da merkezi hükümet -yani Bağdat ve Madrid- referandumu gayrimeşru saymıştır. Kürt ve Katalan yöneticileri her ne kadar bunu “self-determinasyon”a dayalı, demokratik bir eylem olarak gösteriyorsa da, ülkenin genelindeki kanaat, Anayasa’nın da öngördüğü “toprak bütünlüğü”nün esas alınması gerektiğidir...
2- Kürt ve Katalan yönetimleri dost ülkelerin dahi desteğini sağlayamadılar. Kürtler özellikle ABD’nin, Katalanlar da AB’nin kendilerini izolasyona mahkûm eden olumsuz tutumlarından büyük düş kırıklığına uğradılar.