Genelde Türkiye’deki seçimlerde dış politika konuları pek
tartışılmaz ve sonuç üzerinde belirleyici bir rol oynamaz.
Seçim kampanyasının başında partiler yayımladıkları bildirgelerinde
dış politikaya kısa bir yer ayırırlar. Parti liderleri de
düzenledikleri mitinglerde daha çok iç meseleler üzerinde
odaklanırlar ve ancak çok sıcak dış olaylar varsa, onlara kısaca
değinirler...
Bundan öncekiler gibi, bu seçim kampanyasında da aynı durum görüldü. Bu kez, başkanlık sisteminden ekonomiye, icraattan yolsuzluğa, paralel’den demokrasiye kadar birçok sorunun, oldukça öfkeli ve gergin bir havanın hâkim olduğu bir seçim kampanyası yaşandı.
Bu arada tek tük değinilen dış politika meseleleri ise,
Suriye’ye yönelik silah sevkiyatı veya Mısır’da devrik devlet
başkanı Mursi’nin idama mahkum olması gibi konulardı. Bu dış
sorunlar da aynı sert üslupla yapıldı. Daha serinkanlılıkla kaleme
alınan seçim bildirgelerindeki dış politika bölümleri, partilerin
bu alandaki vizyonlarını ve hedeflerini daha açık şekilde ortaya
koyuyor. Bunda da bir genelleme, dolayısıyla, önemli eksikler
var.
Hassas sorunlar
Batı demokrasilerinde seçim kampanyasında bizde olduğu gibi parti
liderlerinin her gün yer yer dolaşıp meydan mitinglerinde ateşli
konuşmalar yapmaları yerine, adaylar görüşlerini ve programlarını
daha çok medya yoluyla anlatırlar ve TV’de yüz yüze
tartışırlar.
Umarız Türkiye’de de seçim kampanyaları zamanla böyle bir düzeye
erişir...
Meydanlarda kalabalığın önünde yapılan konuşmalar duygusal ve
popülist olma eğilimini taşır. Bu da dış ilişkilerde yeni
sıkıntılara yol açabilir.