Suriye krizinin başından itibaren komşu ülkeden kaçanlara “açık kapı” politikasını uygulayan ve sonuçta 2.5 milyon mülteciyi kendi topraklarında barındıran Türkiye, son günlerde yoğunlaşan yeni bir göç dalgasına karşı kapılarını kapalı tutuyor.
Özellikle Halep bölgesinden binlerce kişi Türk sınırına yakın bir alana yığılmış bulunuyor. Sınır kapısı sadece hasta ve yaralılara açılıyor. Toplam sayısı 70 bin olarak tahmin edilen Suriyeli göçmenler için ise, sınırın öbür tarafında barınabilecekleri kamplar kuruluyor, Türk TIR’ları onlara yiyecek, içecek, giyecek vs. taşıyor...
Böylece Türkiye’nin öteden beri istediği, fakat dış güçlerin bir türlü destek vermediği “güvenli alan” veya “tampon bölge” fikri nihayet fiilen gerçekleşiyor...
İnsani boyut
Ankara’nın Türkiye’ye sığınmak isteyen göçmenleri sınırın öbür tarafında kurulmakta olan kamplarda barındırması, biri insani, diğeri siyasi olmak üzere, iki amaç güdüyor.
Türkiye Suriye’de kızışan iç savaşın bir sonucu olarak yeni bir kitlesel bir göç tehdidiyle karşı karşıya. Öteden beri en ağır sığınmacı yükünü taşıyan Türkiye’nin bu konuda yapabileceklerinin de bir sınırı var. Ankara yeni göç dalgasına kapılarını açmak yerine, aynı insani yardımı sınırın öbür tarafında gerçekleştirmeye çalışıyor.
Bu sayede çatışmalar sona erince bu insanlar daha kolayca evlerine yurtlarına dönebilecekler...
Siyasi hedef
Bu seçeneğin siyasi amacına gelince: Fiilen oluşmakta olan tampon bölge, Türkiye’nin güvenliği açısından önem taşıyor.
Bunun PYD/YPG ile IŞİD tehditlerini Türk sınır bölgesinden uzak tutacağı düşünülüyor. Zaten şimdiye kadar Ankara’nın sınır boyunca bir “güvenli bölge” kurmak istemesinin başlıca nedeni de buydu. Yeni göç dalgası, bunu fiilen oluşturmak için bir fırsat yaratmış oldu...
Tabii şimdi bölgedeki nüfuzunu genişletmeye çalışan Rusya’nın ve diğer güçlerin nasıl davranacaklarını yakından izlemek ve mülteciler için kurulan tampon bölgenin “güvenliği”nin sürdürülebilir hale gelmesini sağlamak gerekecek...