Bir süredir bu sütunda Türkiye’nin Suriye politikasında yeni ayarlamalar yapılmakta olduğuna dair işaretler alındığını yazıyoruz.
Son günlerde yapılan bazı resmi açıklamalar, bu gelişmeyi daha net olarak doğrulamış bulunuyor.
Bu açıklamaların en çarpıcısını Başbakan Binali Yıldırım geçen cumartesi günü yabancı medya temsilcileriyle toplantısında yaptı.
Başbakanın söylediklerinin ışığında, Ankara’nın Suriye meselesinde aldığı yeni tutumunun başlıca unsurlarını şöyle özetleyebiliriz:
- İstesek de istemesek de, Esad bölgenin önemli bir aktörüdür. Biz onu muhatap almayız ama başkaları alabilir. Suriye’nin geleceğinde Esad’a yer yoktur; ama geçiş sürecinde olabilir.
- Şu anda öncelik, Suriye’de akan kanın durmasını sağlamaktır. Bunun için tarafları ikna etmek gerek. Türkiye önümüzdeki 6 ayda daha aktif bir politika izleyecek, ABD, Rusya ve bölge ülkeleriyle çabalarını sürdürecek.
Yeni pozisyon
Bu önemli açıklamalara Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un bir demecinde kullandığı “başımıza ne geldiyse bundan Suriye politikaları sorumludur” tarzındaki ifadeyi de eklemek gerek. Buna benzer bir ses de, Suriye sorununu Türkiye’nin karşılaştığı bazı sıkıntıların kaynağı olarak gösteren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan geldi...
Bütün bunlar, iktidarın içte ve dışta son olup bitenlerin ışığında, Suriye politikasını yeni bir değerlendirmeye tabi tuttuğunu, bazı hatalarını kabul ettiğini ve bir pozisyon değişikliğine doğru gitmeye başladığını gösteriyor.
Kuşkusuz en önemli gelişme Beşar Esad’a karşı şimdiye kadar sergilenen katı tavrın değişmesidir. İktidar, zalim bir diktatör olarak gördüğü Esad’a karşı açıkça cephe almış, onun devrilmesi için muhalif güçleri desteklemiş, sonuçta sorunun bir parçası olmuştur. Türkiye Esad’ın saf dışı edilmesinin çok kısa zamanda gerçekleşeceği gibi yanlış hesaplar yapmış, sonuçta Esad yanlısı Rusya ve İran ile karşı karşıya gelirken, ABD ve Batı