Türkiye’nin yarım yüzyıllık “AB serüveni”nin son noktasına mı geliniyor? AB’nin Türkiye ile üyelik müzakere sürecini askıya alması ya da Ankara’nın Birlik’le bağlarını bizzat koparması olasılığı
güçleniyor mu?
Son günlerde başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Türk liderleri
ile üst düzey AB yetkilileri arasındaki sert söz düellosu bu
soruları ciddi bir şekilde gündeme getirdi.
Türkiye-AB ilişkilerinin ilk bakışta kopma noktasına yaklaştığı
izlenimini veren iki gelişmeden biri, AB Parlamento Başkanı Martin
Schulz’un tehditkâr sözleridir. Özetle, verilmek istenen mesaj
özellikle Türkiye’de idam cezasına geri dönülmesi halinde AB’nin
müzakereleri askıya alabileceği ve hatta bazı ekonomik yaptırımlar
uygulamayı dahi düşünebileceğidir.
İkinci önemli gelişme ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Schulz’a
tepkisini çok sert bir şekilde yansıtan konuşmasında, AB ile
ilişkiler bağlamında ilk kez bir takvim vererek referandum konusunu
gündeme getirmesidir. Cumhurbaşkanı’na göre AB daha fazla
beklemeden yıl sonuna kadar tutumunu açıkça ortaya koymalı. Ona
göre Türkiye de konuyu bir referanduma sunacaktır...
“TREXIT” mi?
AB’den özellikle idam cezası ve ayrıca bazı siyasetçilerin ve
gazetecilerin tutuklanması konusunda sert eleştiriler ve uyarılar
gelmekle beraber, Birliğin resmi tutumu, önceki akşam AB Dışişleri
Bakanları toplantısından çıkan karara göre, “Türkiye ile diyaloğun
devamı” yönündedir.
Ama bu bağlamda iki sorunun net yanıtı yok. Biri, AB’nin “kırmızı
çizgi” saydığı idamın Türkiye’de uygulamaya konması halinde nasıl
davranacağıdır. İkinci soru da Türkiye’nin AB ile yola devam etmek
veya etmemek konusundaki kararı için (yeni bir nevi TREXIT ile
ilgili olarak) referanduma hangi
şartlarda gideceğidir.