Korkulan oldu: IŞİD artık Avrupa’da kendi saflarındaki “yabancı fedailer” aracılığıyla boy gösteriyor.
Paris’te geçen hafta gerçekleşen kanlı saldırılardan sonra, sadece Fransa’yı değil, bütün Avrupa’yı da korku iyice sarmış vaziyette.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, 129 kişinin hayatına mal olan menfur saldırıdan sonraki ilk konuşmasında, IŞİD’in “korkutmayı başardığını” söylemiş, ancak ülkenin bu “savaş”ı var gücüyle sürdüreceğini belirtmişti.
Fransız güvenlik güçleri saldırganlara ve destekçilerine karşı operasyonlarını yürütürken, Fransız lideri bu kez halkına adeta “Korkunun ecele faydası yok” gibisinden bir mesaj vererek herkesin eskisi gibi günlük yaşantısını sürdürmesini, kafe ve lokantalara, müzelere ve konser salonlarına gitmeye devam etmesini istedi.
Paris’i Paris yapan...
“Kanlı Cuma”nın şoku ve paniği başta Parislileri fazla dışarı çıkmamaya ve adeta yeni saldırıları bekler gibi davranmaya sevk etti. Ama çok geçmeden halkın geniş kesimi normal hayata dönmeyi ve dolayısıyla Paris’i Paris yapan o canlı yaşam tarzından vazgeçmediğini göstermeyi tercih etti.
Aslında IŞİD korkusu sadece Fransa’yı değil, Avrupa’yı, hatta bütün dünyayı sarıyor. Paris’teki son saldırıdan ve onu izleyen gelişmelerden sonra, Berlin’de, Brüksel’de, Londra’da “Şimdi sıra bize mi geliyor” sorusu soruluyor.
İnsanlar her ne kadar “Doğru, günlük yaşamı aksatmamalı, teröre teslim olmamalı” diyorlarsa da, büyük huzursuzluk ve tedirginlik duymaktan da geri kalmıyorlar. Bu yersiz veya haksız bir duygu değil elbet. IŞİD’in dünkü açıklamasında liste halinde sıraladığı vahşi eylemlerine ilaveten, Avrupa’dan ABD’ye kadar çeşitli ülkelere yönelik planladığı yeni saldırılarla ilgili tehditlerinin insanları korkutmaması mümkün mü?