Ve nihayet bugün Ameri-kan halkı, ABD siyasi tarihinin en hararetli seçim kampanya-larından birinin ardından, yeni başkanını seçmek için sandık başına gidiyor.
Demokrat Parti adayı Hillary Clinton ile Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump arasındaki çetin mücadelenin sonucunu, kampanyanın son gününe kadar süren başa baş durum nedeniyle öngörmek zor. Bununla beraber, anketlerin çoğu Hillary’ye daha çok şans tanıyor.
Bütün dünya gibi Türkiye de bu seçim sonucunun olası dış etkilerini merak ediyor. Türk-Amerikan ilişkilerinin kritik bir döneme girdiği bir sırada, Beyaz Saray’da Clinton’un mu, Trump’ın mı işbaşına geçeceği büyük önem taşıyor.
Artılar ve eksiler
Aslında her ikisinin de Türkiye açısından artıları ve eksileri var.
Hillary Clinton’un olumlu tarafı, Türkiye’yi tanıması, Türk yetkilileriyle iyi bir diyaloğunun bulunması ve eski bir dışişleri bakanı olarak da bilgi birikimine ve deneyime sahip olmasıdır.
Hillary’nin bu olumlu niteliklerine karşılık, seçim kampanyası sırasında (Trump ile yaptığı TV tartışmasında) PYD lehinde ortaya koyduğu tavır, Türkiye’de rahatsızlık ve kuşkular yaratmıştır. Clinton Suriye’de IŞİD’e karşı mücadelede, “Kürtlere” silah yardımının devam etmesinden yana olduğunu açıkça belirtmiş, bir bakıma PYD/YPG’ye tercihini ifade etmiştir. Hillary’nin böyle bir angajmanı dile getirirken, Türkiye’nin bu konudaki itirazlarını duymamış olması mümkün değildir.
Sorunlar ve sorular
Donald Trump’a gelince, onun seçim kampanyasında Türkiye’yi direkt ilgilendiren bir konuşması olmadı. Hillary’nin TV tartışmasında Suriye’deki IŞİD’e karşı savaşta YPG’ye destek konusunda söylediklerine karşılık,
Trump bir şey söylemedi.
Trump çeşitli demeçlerinde IŞİD’e ve teröre karşı daha sert bir tavır alacağını belirtti ama bunu nasıl yapacağını pek detaylandırmadı. Genelde onun söyledikleri, sert politikalardan yana olduğunu, ancak Rusya ile de iyi geçinmek ve Putin ile diyalog kurmak istediğini gösteriyor.
Trump dış politikada tecrübesiz, ne yapacağı belli olmayan biri olarak nitelendiriliyor. Ayrıca ırkçı, İslam karşıtı söylemi de unutulmuyor. Bu son husus, Türkiye’de olumsuz karşılanmıştır.