Fatih Terim maçtan bir gün önce yaptığı basın toplantısında, “Bu gençler, bu takım beni heyecanlandırıyor” demişti. Öyle sanırım ki, özellikle başlangıç bölümündeki Galatasaray, Fatih Hoca’yı sadece heyecanlandırmadı, müthiş bir gurur da yaşattı. Hepimize yaşattığı gibi...Fenerbahçe’nin çok ağır travmasının ardından, gecenin ikinci maçında mükemmel bir Galatasaray başlangıcı izledik. Sakatlıktan dönen Sacha Boey, sağ kanadı trafiğe kapattı. Daha doğrusu sadece kendi gidiş ve gelişleri için tek yöne çevirdi. Marcao, Nelsson’un yanına geçince merkeze kilit vurdu.Savunmanın önündeki Taylan ile Berkan, altenatifsiz en iyi ikiliydi. Önlerinde Kerem’in, Halil’in, Cicaldau’nun çok hızlı geçiş oyunlarına tanıklık ettik. Sadece ön kenarda Morutan, ayaklarına ve futbol aklına çok güvenmekten olacak, aldığı her topla kalabalıklara daldı ve çoğunu kaybetti.Marsilya’ya gerçek anlamda top göstermedik. Bir penaltı atışı için topun başına geçebilirdik. Polonyalı hakemler oralı bile olmadı. Sahada sürekli çok görünür, çok hissedilir bir Galatasaray vardı.Galatasaray bu rüzgarla, Marsilya ile adeta “kedi-fare” gibi oynarken, Fransız takımının imdadına tribün olayları yetişti. Maç durdu...