Kolay değil, Fetullahçıların “Hizmet hareketi” olarak nitelendirildiği yıllarda, emniyeti, yargıyı, mülkiyeyi ele geçirme planlarıyla ilgili rapor düzenlemek. Cevdet Saral’ın Ankara Emniyet Müdürlüğü döneminde yardımcısı Osman Ak, İstihbarat Şube Müdürü Ersan Dalman, İstihbarat Şubesi’nde görevli Zafer Aktaş, Lütfullah Pekcan başta olmak üzere küçük bir grup aylarca çalıştı, yapılaşmayı ortaya koydu.
Rapor unutuldu, yerini aynı kadronun “yasadışı telefon dinlemeleri” yaptığı iddiası aldı. Çalışmaya katılanlar açığa alındı. Sonuçta beraat ettiler etmesine ama onlara herkes “Telekulak çetesi” diyordu. Açıkçası FETÖ’nün ilk komplosu, “Telefon dinleme skandalı” adıyla dönemin Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde raporu hazırlayanlara kurulmuştu.
BİR MÜDÜRÜN ARDINDAN
Lütfullah Pekcan’ı da açığa aldılar. İstihbarat kadrosundan çıkardılar. Beraat edince Malatya’ya Terörle Mücadele Şube Müdürü olarak gönderildi. Pekcan geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti. O dönem DGM’de, halen Antalya C. Savcısı olarak görev yapan C. Savcısı Salim Demirci, Lütfullah Pekcan’la birlikte uzun süre çalıştı. Demirci, vefa örneği gösterip onu son yolculuğuna uğurlamak için Antalya’dan, Amasya’nın Merzifon İlçesi’ne gitti. Onun gibi Mardin’de birlikte çalıştığı ve halen Eskişehir Başsavcıvekili Mehmet Özer de cenaze törenine katılanlar arasındaydı. Savcı Salim Demirci, telefonda Lütfullah Pekcan’ı şöyle anlattı:
“Lütfullah Pekcan, emniyetin gözdesi, judocu, Karadeniz’in yağız delikanlısı; mensubu olduğu tek tarikat da Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti idi. FETÖ’nün FETÖ olduğu, kimsenin eleştiri yapmaya bile cesaret edemediği yıllarda, devletimizi kemiren bu hain yapı ile ilgili ilk ve en etkili raporu kaleme alan kadroda bulunan cesur yürekti…
17-25 Aralık sonrası değeri geç anlaşılan, halkın vicdanı büyük polisin, üzerine kayıtlı tek bir tapu, ev, arsa, banka hesabı olmadan; ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diyen, hastalığının en sert günlerinde bile; ‘vatan’ diyen bir büyük yiğitti. Mekanı cennet olsun.”